17 Ara 2023

Brain Laser - Beyin Lazeri

Biraz iddialı bir başlık ama olsun, bir süredir düşünüp geciktirdiğim bir işti.
İlk prototipi oluşturunca şu başlıkla ilan verdim :
“905nm Super Pulsed transcranial laser with second modulation frequency for brain”

Bu lazerle ilgili üç farklı yoldan iyi beklentiler var :
1. Ana hedef : İstenen frekansta beyin dalgalarının, ayarlanabilir lazer frekansıyla senkronize olarak başlatılması.
2. Derine işleyen NIR (yakın kızılötesi) ışınların uyarımıyla melatoninin yerel olarak hücrelerde/nöronlarda üretilmesi. Melatonin, E vitamininden 2 kat güçlü bir antioksidan ve bağışıklık sistemiyle de ilgisi var. Yani, yeni bulgulara göre işlevi sınırlı bir hormon olmanın çok ötesinde görünüyor.
3. LLLT uygulamasının diğer olumlu özellikleri (yerel kan dolaşımı ve hücre içi ATP üretiminin artması vs..)




Ana hedef olan 1. maddeyle ilgili kanıtlanmamış öngörü şu : Frekansı ayarlanabilen ikinci osilatör tarafından titreştirilen 905nm NIR lazer uyarımıyla, aynı frekansta beyin dalgalarının eşzamanlı olarak başlatılması.
Örneğin, 4 Hz frekansa ayarlanmış lazerle, dinlenme halinde ortaya çıkan alfa beyin dalgalarının üretilmesi.
Bu öngörüyü test edemedim çünkü güvenilir bir EEG cihazı ve kullanacak bilgi gerektiriyordu, yoktu.
Ancak bu öngörüyü destekleyici bir unsur olarak, MIT'de yürütülen ve Alzheimer hastalığının tedavisinde umut vaat eden bir çalışma dikkatimi çekmişti (önceki bir yazımda paylaşmıştım) :
http://news.mit.edu/2019/brain-wave-stimulation-improve-alzheimers-0314

Bu çalışmada, 40Hz frekansla titreştirilen görsel ve işitsel uyaranların bile aynı frekansta beyin dalgalarını tetiklediği tespit edilmiş. Yöntemin Alzheimer hastalığının tedavisindeki başarısı ne olursa olsun, beyinle olan bu etkileşimin kanıtlanmış olması öngörümü desteklemektedir.
(Belli bir frekansta titreşen dış uyaranlarla senkronize beyin dalgalarının tetiklenebileceği)

Beklentiler : 
Alzhemier ve diğer bellek problemleri, parkinson, epilepsi ...
Çeşitli psikiyatrik sorunlarda (depresyon, anksiyete, hiperaktivite vb.) en azından destekleyici olarak
Bilişsel becerilerin artırılması
Bağımlılık tedavisinde destekleyici...


Bu lazer sadece çıplak alında veya seyrek saçlı bölgelerde kullanılabilir (saçlar ışığın çoğunu emer veya dağıtır).
Gelecekte ve talep üzerine, saçlı bölgede kullanım için ince bir fiber optik kablo bağlamayı planlıyorum. Fiber optik bağlantı biraz enerji kaybı olsa da zor değil ama bu kablonun kafada uygun konumda sabitlenmesi ve hızlıca kirlenecek ucunun temizlenmesi gibi iki üşendirici problem var.






ehukum@gmail.com


29 Eki 2023

29 Ekim 2023 100. YIL ve BİR DİLEK

Bugünün duygusal ağırlığıyla şöyle zor bir dilek geldi aklıma : Türkiye Cumhuriyeti bir Kend'onaran olsun, Ata'nın dilediği gibi sürekli yaşasın !
Sırf kendine değil, tüm dünyaya ışık tutarak !

Şu, Kend'onaran'la ilgili ilk aklıma gelendi  :
"Kend'onaran varlığını sürdürmek için başka hiçbir şeye zarar vermeyecek aşamaya gelebilir"

Onarılmış Türkiye Cumhuriyeti buna benzer olmalı veya bunu hedefe koymalı. Birkaç yüzyıldır tüm dünyayı sömüren ve bunu garantilemek için milyarlarca insanın cahil, yoksul, aç bırakılmasını hedeflemiş ve başarmış, yarattığı veya körüklediği dini-etnik bölünmüşlüklerle, çıkar amaçlı savaşlarda birbirine kırdırdığı milyonların ölümüne neden olmuş ve çekilen acıları hiçe saymış sahte uygarlara benzememeli.

Yakın-uzak komşuların başına gelen her belada, risklerin yanında "fırsatlar" görmemeli; bir koyup üç almayı değil, üç veya otuz üretip hepsini paylaşmayı, sunmayı hedeflemeli, 'fırsat' sözcüğünü herkes veya tüm dünya için kullanana dek sözlükten-dilden çıkarmalı diyor veya diliyorum.

Buraya uyar uymaz bilmem, şu ş'yi de ekleyeyim :

nobel

Sıkı bir bilimci olmak isterdim
Şöyle nobel ödülü verilebilecek türden
Törene gidip üşenmeden
Sahnede demek isterdim
Ulan ultra yaramaz dinamitçi, atomcu çocuklar
Alın ödülünüzü, parlak götlerinize verin

(Benim canım yaşıyor olsaydı, 'çabuk sil onu' derdi)
Onun anısına da şu :


Çok biliyorsun ama
Bana ne fayda
Ne güzel yaşıyordu
Karım öldü geçen sene


Hürmet Hüküm (Matkaya) - 05.01.2021 Kadıköy

9 Tem 2023

Kend'onaran


 (Şubat 2020 tarihli AKIŞ'la ilgili yazıda, "Kestirilmesi zor yeni gelecek olanlar, sürekli kendini onaran ve geliştiren, .." gibi bir şey yazmıştım. Bu konuda akla gelenleri derleyip toplayamadım ama birkaç satırı kendime not olarak buraya yazayım. Bu türden bir yeni gelecek olana da (ki uzakta oluşmuş da olabilir) , Yunus'un Türkçe Kend'özün deyişinden esinle Kend'onaran dedim.Sonu gelmez zaman yetmez ama belki sonra devam) 

"Ondan yeğrek ne vardır, kişi bile kend'özün "


Kend'onaran, varlığını sürdürmek için başka hiçbir şeye zarar vermeyecek aşamaya gelebilir.

Kend'onaran'ın giderek dünya veya başka bir gezegene, yıldıza bağımlılığı kalmaz. Yani, yolunda epeyce ilerlemiş bir Kend'onaran'ı bulmak için yıldızları, gezegenleri taramak yetersiz kalabilir. Kısaca adresi olmayabilir!

Kendi ömrü sınırsıza yaklaştığı için, türünün devamını garantiye almak, türemek gibi bir kaygısı, güdüsü yoktur. Yarenlik etmek ve bildiğinden fazlasını öğrenmek içinse, evrende bambaşka yapılarla er geç iletişime girecektir. (Karşılıklı paylaşımlar/dayanışma)

Bir aşama olabilir ki, evrenin istediği küçük bir yöresinde (zaman-mekan dışında henüz bilmediğimiz farklı bir yöre de olabilir), gelişmesi muhtemel hiçbir şeye zarar vermeyeceğini umduğu bir durumda, genel geçer - veya o sıra hüküm süren - fizik yasalarını değiştirebilir. Yeni yasalar ve onlara tabi bilinmedik yeni şeyler oluşturabilir.

Ek1. 11.07.2023
Son paragrafa ek : Belki de yasalar değil sadece şeyler oluşturulur. Onların devinimi veya akışı zamanı oluşturur. Akışla oluşan zamanın kısa bir aralığında orada bulunan ve kısmen bilinç oluşturmuş şeyler, aslında geçici olan bir düzen ve onun yine geçici yasalarını keşfeder (ve bunlara evrensel de diyebilir). Yani oluşturulan şeyler ve onların akışı (akış sadece hareket anlamında değil) zaman ve yasaları oluşturur. Bu durumda hem zaman hem yasalar ve şeyler akışkan ve değişkendir.

Ek2. 18.08.2023
Kend'onaran birdenbire oluşamaz görünüyor ama muhtemelen yavaş bir evrimle de değil. Bugünkü İnsan'ın sayısız evrim süreçlerinde, anormal nice sıçramalarla oluşması gibi, sıçramalarla. Buna görece yakın zamanlı bir örnek olarak, kimi ataların ayağa kalkması verilebilir. Yeni olası anormal sıçrama -başlangıç amacı ne olursa olsun- insan eliyle başlatılan 'yapay zeka' aşaması olabilir. (Zeka veya biraz ötesi bilinç oluşmuşsa buna yapay demekte bence anlamsız olacak). 'Yapay zeka' kısa sürede Kend'onaran'a dönüşemez, çünkü başlatıcısı insandan alacağı başlangıç bilgileri bunun için yetersizdir. Fakat yeni sıçramaları hızlandırıp aralıklarını kısaltarak, onun ilk taslağının hazırlayıcısı olabilir. 

Ek3. 31.08.2023
65'e girdim bugün, fazla zamanım yok. Olsaydı, muhtemelen yeni bilgiler ışığında veya yenilerin eski bilgilerle harmanlanıp yeniden değerlendirilmesi sonucunda, belki kendisi de biraz değişmiş aynı imbikten bambaşka sonuçlar çıkabilir ve tüm burada yazdıklarım çöpe gidebilirdi. Ya da ciddi değişiklik ve düzeltmelerle, gördüğümü sandığımı daha açık-net yazabilirdim. Daha da uzun bir ömürde, onların da çöpe gitme veya değiştirilme olasılığı olurdu tabi. 

Bu da aklıma şunu getirmişti : Bir türün (insan veya diğerleri), tür olarak uzun süre hayatta kalması, yani tek bireyin değil türün ömrünün uzun olması, yeterli hızda gelişim/ilerleme sağlamıyor. Tek bir bireyin, düşük bilgi işleme kapasitesini bertaraf edecek bir ömre sahip olması iyi olurdu. Şu örnek daha iyi açıklayabilir aklıma geleni : Lao Tzu veya Yunus -sağlıkla ve gelişimine devam ederek- halen yaşıyor olsalardı, bugün başka öğütleri olurdu ve yine uzun ömürlü olan dinleyenlerinin de kavrayış, anlayışları daha yüksek olurdu herhalde (bin, 2,3,5 bin yıl önceden ve her coğrafyadan başka insanlar da örnek verilebilir). Bir tür içindeki tesadüfen oluşmuş, çok farklı, nadir -ama henüz yine de çok eksik - bireyler ulaştıkları bilgileri/sonuçları tam olarak aktaramıyorlar. Yazılı ya da sözlü her aktarımda bilgi kaybı oluyor. Onlardan alıp yeni nesle aktaran kendi eksik anlayışını aktarıyor veya bilgi bir çıkar için değiştiriliyor vs.. Bir Kend’onaran’ın taslak olarak oluşumundan itibaren, tek bir birey üzerinde ve etkileşimde bulunduğu benzerleriyle her şey çok daha hızlı gelişecektir, evrim sıçramaları çok hızlanacaktır diye düşünüyorum. Tabi şu da akla geliyor : 'Herşey'in öyle pek bir acelesi olmayabilir,  yavaş yavaş da olabilir olacaklar.

5 Oca 2023

P6b KIZILÖTESİ GÜNEŞLENME 2 (Önem kazandı)



Kızılötesi güneşlenme ile ilgili ilk yazıyı yayınladıktan bir süre sonra bir doktor kuzenimden, melotonin hormonuyla ilgili ilginç bilgiler içeren bir mesaj aldım. Kısaca, melatoninin önemi dışında, sadece epifiz bezinde (gece karanlıkta) üretilmeyip, bundan çok daha fazlasının, gündüz yakın kızılötesi (NIR) ışınların uyarımıyla neredeyse tüm hücrelerimizde, mitokondride üretildiği üzerineydi. (%5 epifiz, %95 hücre/mitokondri) Kısa bir araştırma yaptığımda, bu konunun ve ilgili yeni bulguların çok önemli olduğunu gördüm ve ilk yazının altına ek yapmak yerine ayrı bir başlık açmak istedim. (kendime ve yolu düşenlere hayati önemde bir not olarak)

İnternette kaba bir araştırma yaptığınızda, genellikle melatoninle ilgili eski bilgiler karşınıza geliyor. Özetle bu hormonun epifiz bezinde -gece karanlıkta- üretildiği ve asıl işlevinin uyku-uyanıklık döngüsünü, yani biyolojik saati veya sirkadiyen ritmi düzenlemek olduğu gibi bilgiler veriliyor. (Türkçe wiki veya bazı özel hastanelerin web sayfaları bile yaklaşık olarak buna benzer sınırlı, eski bilgi içeriyor. )

İngilizce wikipedia biraz daha iyi, yeni bilgileri de içeriyor :

Melatonin ilk olarak 1993 yılında güçlü bir antioksidan ve serbest radikal temizleyici olarak 
rapor edildi. .... Melatoninin, en etkili lipofilik antioksidan olduğuna inanılan E vitamininden 
iki kat daha aktif olduğu kanıtlanmıştır.
Melatonin, plazma konsantrasyonunu (epifizden salınan) büyük ölçüde aşan mitokondriyal 
sıvı içinde yüksek konsantrasyonlarda oluşur. ....melatoninin mitokondriyal bir antioksidan 
olarak önemli bir fizyolojik işleve sahip olduğu..
Melatoninin reaktif oksijen ve nitrojen türleri ile reaksiyonu yoluyla üretilen melatonin 
metabolitleri de serbest radikallerle reaksiyona girer ve onları azaltır.
(Bağışıklık sitemiyle etkileştiği üzerine de birkaç satır var ama çalışma az, detaylar belirsiz)
Onlarca yıl boyunca öncelikle bir hayvan nörohormonu olduğu düşünülürken, bitkilerde de 
bulunduğu saptanmış. ....


Çok daha önemli bilgilere ise melatonin-research.net sitesinde şu makalede rastladım :
http://www.melatonin-research.net/index.php/MR/article/view/19/213
(Bu sitede daha birçok önemli makale/bilgi vardır. Daha detaylı bakılmalı ama ben şu sıra 
yavaşım)

Bu makalenin neredeyse her satırı önemli olduğundan kısa bir özet çıkarmak zor. Bazı 
satırları buraya alıyorum ama doğrudan bu makalenin okunmasını öneririm. İngilizcesi 
(benim gibi) yetersiz olanlar çeviri programları kullanabilir. Ve her satırı tamamen anlamaya da gerek yok bence. Anlaşıldığı kadarı da önemli olacaktır.


Makaleden Notlar :

Melatonin ışığa/fotonların uyarımına bağlı olarak üretiliyor. Mavi ve yeşil ışık yokluğu 
epifiz bezinin melatonin üretmesini başlatıyor ( Bu kanda dolaşımda olan hormon). 
Gündüz ise yakın kızılötesi (NIR) ışınların varlığı ile mitokondride hücre altı melatonin 
üretimi uyarılıyor. Hücre altı melatoninin birçok dokuda kanda dolaşımda olan melatoninden çok daha yüksek konsantrasyonlarda olduğu ve üretildiği hücrenin yakınında kaldığı saptanmış .


İNSAN VÜCUTUNUN OPTİKLERİ başlığı altında : Güneş ışığı milyonlarca yıldır insan 
vücuduna yönelik en büyük dış uyarandır (60 MJ/gün'e kadar). Güneş, bizi 250nm-4000nm dalgaboyları aralığında fotonlara maruz bırakan, ama ağırlıklı 
olarak geniş bantlı bir yakın kızılötesi (NIR) ışın yayıcıdır.


Doğal güneş ışığında vücuda çarpan fotonların %70'inden fazlası NIR fotonlarıdır. LED, OLED ve CFL aydınlatma ve ekranlar sıfır NIR fotonları yayar, bu nedenle çoğunlukla NIR fotonları yayan güneş ışığı, ateş, ay ışığı ve akkor kaynakların aksine "Yalnızca Görünür" yayıcılar olarak adlandırılabilirler. Vücudumuz, buna adapte edilmemiştir.

Modeller, retina gibi hassas alanlar için vücudun UV'yi filtrelemek, VIS'i (görünür ışığı) zayıflatmak ve NIR fotonlarını toplamak için büyük çaba sarf ettiğini gösteriyor. 
Optik olarak, beyni çevreleyen beyin omurilik (BOS) sıvısı, NIR'de minimum optik absorpsiyona ve saçılmaya sahiptir. Kafa derisi ve kafatası UV/Görünür fotonları optik olarak bloke eder ancak NIR fotonlarını beyni çevreleyen bu büyük ölçüde şeffaf bölgeye iletir. Beyni çevreleyen CSF, optik olarak, beynin yüzeyinden saçılan NIR fotonlarını beynin kıvrımlarının derinliklerine bile dağıtan bir ışık kılavuzu görevi görür. 


Bu haliyle beyin, NIR fotonlarını gri maddeye, beynin kıvrımlarına kadar dağıtmak için optik olarak tasarlanmış gibi görünmektedir. NIR'ın gri maddeye faydalı olduğu hipoteziyle tutarlı bir şekilde, gri maddenin beynin dış yüzeyinde lokalize olması ilginçtir.Doğal güneş ışığının (NIR açısından zengin) yapay aydınlatmaya kıyasla çocukların öğrenme oranlarını iyileştirdiğini gösteren çalışmalar var...

Gözün görünür bölgede olduğundan daha büyük bir NIR iletim penceresi vardır. Göz kapağı, sklera (gözün beyaz kısmı) ve koroid (gözün damar tabakasının bir parçası) melanin  seviyelerine bağlı olarak NIR iletir, böylece retinaya çarpan fotonların çoğu gözbebeğinden girmez, skleradan geçer ve göz kapaklarımız kapalı olsa bile retinayı NIR fotonlarıyla doldurur. . Daha da etkileyici olanı, fetüsün optiğidir. Amniyotik sıvı, daha önce tartışılan beynin etrafındaki BOS sıvısına benzer şekilde 850nm civarında bir tepe iletimine sahiptir. Daha önce tartışıldığı gibi, beyin etrafındaki sıvı aynı zamanda NIR'de en yüksek bulaşmaya sahiptir ve birçok araştırmacı, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD), demans ve Parkinson'u tedavi etmek için NIR tedavilerinin kullanımını takip etmektedir.


Mavi fotonlar cildin daha derinlerine nüfuz ederek UV fotonlarından daha düşük yoğunlukta serbest radikal üretirler. Doğal güneş ışığında, UV fotonları (430nm'den küçük) ve görünür fotonlar (430nm'den büyük), ilk olarak Zastrow ve arkadaşları tarafından fark edildiği gibi eşit miktarda serbest radikal üretir. UV fotonlarından farklı olarak, Yüksek Enerji Görünür (HEV) (400 – 500nm mavi-yeşil) fotonların, derinin ve retinanın yağ açısından zengin dermis ve yağ altı katmanlarında serbest radikaller oluşturduğu açıktır.

30 yılı aşkın bir süredir, UV bloke edici güneş kremlerinin geliştirilmesine ve yaygın kullanımına rağmen, beyaz ırkta cilt kanseri oranları artmaya devam etmiştir. HEV (yüksek enerji görünür ışık, mavi, yeşil) fotonları tarafından üretilen serbest radikallerin büyük miktarlarda lipid serbest radikalleri üretiyor. Lipit serbest radikalleri cilt  kanseri ve diğer hastalıklarla ilişkilendirilmiştir . Doğal güneş ışığı altında, NIR fotonlarının in vivo olarak hem UV hem de görünür fotonların neden olduğu hasara karşı koruma sağladığı 
gösterilmiştir.

Doz açısından bakıldığında, fotokimyada kullanılan karşılıklılık teorisine göre ofiste 
geçirilen 8 saat, güneşte geçirilen 30 dakika ile aynı sayıda serbest radikal üretir. LED aydınlatmayı uzun süre kullanmakla bir "Mavi yanık" almak mümkündür. Genel olarak, 
görünür fotonların serbest radikal oluşum hızı büyük ölçüde yeterince takdir edilmemiştir. ESR verilerinin ve MBM'lerin gösterdiği şey, görünür fotonların iyi huylu olmadığı ve bazı cilt kanserlerinde birincil risk faktörü olabileceğidir.


Kızılötesinin ısıya eşit olduğu şeklindeki yaygın bir yanılgıya dikkat edilmelidir. Enerjinin 
dalga boyu ile ters orantılı olduğu göz önüne alındığında, termal olarak bir mW/cm2 450nm (mavi) foton ve bir mW/cm2 900 nm (NIR) foton, eğer optik absorpsiyon katsayıları her iki dalga boyunda da aynıysa, aynı sıcaklık artışını üretir.

MELATONİN + İNSAN VÜCUTUNUN OPTİKLERİ

14 gün boyunca her akşam 20 dakika boyunca tüm vücutlarında 670 nm'ye (koyu kırmızı ışık) maruz kalan sporcular üzerinde yapılan bir çalışmadan : Tedavi ekipmanının varlığına bağlı olarak 670nm (koyu kırmızı) kullanılmıştır. Diğer çalışmalardan farklı olarak, tedavi sırasında tüm vücut açığa çıkarıldı ve gözler kapatıldı. Kontrol ile karşılaştırıldığında, testin sonunda gösterildiği gibi pik dolaşım/serum melatonin seviyeleri yükselmiştir. Bu çalışmada sadece dolaşım/serum melatonin seviyeleri artmakla kalmadı, aynı zamanda deneklerin uyku kalitesi ve atletik performans seviyeleri de önemli ölçüde iyileşti. Bu veri, tedavilerin atlet hücrelerinin büyük bir yüzdesinde uykudan hemen önce (kamp ateşi etrafında oturmaya benzer) yüksek antioksidan seviyelerini uyardığı ve böylece ekstrakte edilmesi gereken dolaşımdaki melatonin miktarını azalttığı bu incelemenin hipoteziyle tutarlıdır. Daha önceki bir 
çalışmada, Figuerio ve Rae (39) 630nm'de benzer etkiler göstermiş ancak sonuçların önemini fark edememiştir. NIR'deki biyolojik veya terapötik pencerenin yaklaşık 650 nm'den 1200 nm'ye kadar uzandığı ve kırmızı bölgedeki dalga boyundaki küçük değişikliklerin vücuttaki optik absorpsiyon profilini önemli ölçüde etkileyebileceği belirtilmelidir. Ek olarak, melatonin tedavileri ile birlikte 808nm NIR maruziyetinin kemiklerdeki iyileşme oranlarını sinerjik olarak iyileştirdiği gösterilmiştir . NIR tedavileri kullanılarak hücre altı melatoninin uyarılması, yaşam sürelerini uzatmak için bir mekanizma olarak bile önerilmiştir. Genel olarak, hücre altı melatonin, yerel kontrol ve normal enerji üretimi sırasında veya güneş ışığı gibi harici serbest radikal üreten kaynaklar nedeniyle üretilen serbest radikallere yanıt için birincil adaydır.


Daha önce belirtildiği gibi, NIR fotonlarının deri, retina, beyin, fetüs vb. bölgelerde kan akışını arttırdığı gösterilmiştir. Slominski ve diğerleri tarafından tartışıldığı gibi, melatonin ayrıca immünomodülatör, termoregülatör ve antitümör özellikler sağlar. NIR ve hücre altı melatonin birlikte çalışıyor gibi görünüyor.


NIR fotonlarının vücuda birkaç santimetre girdiği göz önüne alındığında, henüz keşfedilmeyi düşünmediğimiz başka optik mekanizmalar da var. Cilt UV fotonlarına maruz kalmadan önce ön işleme tabi tutulursa, NIR fotonlarının SPF 15 seviyesine kadar cilt koruması sağladığı gösterilmiştir. Dalga boyunu 630nm'den 670nm'ye değiştirmek, etkilenen hücre sayısını önemli ölçüde artırır.

Dolaşımdaki melatonin (epifizde üretilen), ışık yokluğunda uyarılır. Ancak hücre altı melatonin, ışığın varlığıyla uyarılabilir. Yine, optik dikkate alınmalıdır. Sabah, gün doğumu ağırlıklı olarak NIR fotonlarıdır ve bu hipotezde Zhao ve diğerlerine dayalı olarak hücrelerimizde yüksek seviyelerde antioksidanları uyarır. Öğlen yaklaştıkça maruz kaldığımız UV ve görünür fotonların sayısı artıyor. Kabaca NIR/VIS optik watt oranları gün doğumunda yaklaşık 3'e 1'dir, öğlen 1'e 1'e ulaşır ve gün batımında 3'e 1'e döner. Kamp ateşleri ve akkor ışık kaynaklarının NIR/VIS oranları 10'a 1'dir. Böylece gün geçtikçe, NIR fotonlarının göreli sayısı tekrar artar ve 600.000 yıl boyunca insanlar yatmadan önce kamp ateşlerinin (tonlarca NIR) etrafında toplanırlar. Daha yakın zamanlarda, mum ışığı altında kitap okumak veya akkor ampul kullanmak, uykudan önce büyük miktarlarda NIR'a maruz kalmayı garanti ediyordu. Bu artık modern toplumda olmuyor. Bunun yerine normal bir gün, görünür ışık (visible only) yayıcıların altında kalkmayı, günü Sadece Visible yayıcıların ve yüksek bilgi içeriğine bakarken NIR fotonlarının girmesini engellemek için kaplanmış pencerelerin bulunduğu bir ofiste geçirmeyi ve sadece Visible ekranlarının görüntülenmesini ve hava karardıktan sonra eve dönmeyi içerir.
Dolaşımdaki melatonini baskılayan ve iyi bir gece uykusunu engelleyen Sadece Görünür Yayıcılar (aydınlatma ve ekranlar) ile dolu. Yıllar geçtikçe, bunun moleküler enkaz
birikimine ve bir dizi hastalığa yol açtığını iddia etmek mantıklıdır.

Ekranlara 7 saatten fazla maruz kalan çocuklarda serebral korteksin inceldiğini gösteren bir çalışma, yüksek frekanslı içerik yayıcıların hücre fizyolojisini nasıl etkilediğini incelemeye değer görünmektedir. Beynin yapısındaki bu değişikliklere neden olan temel uyaranlar, darbeli fotonlardır. Özellikle darbe genişliği modülasyonlu aydınlatmanın (hızlı yenileme yapan ekranlar) gereksiz bir oksidatif stres kaynağı olduğu ve NIR fotonlarının yapay ortamımıza yeniden verilmesinin, yüksek bilgi içeriğinin olumsuz etkisine karşı özellikle çocuklar için önemli düzeyde koruma sağlayabileceği önerilmiştir. 

Hill ve meslektaşları, çok düşük mavi ışık seviyelerinin melatonini baskılayarak daha yüksek meme kanseri tümör büyüme oranlarına yol açabileceğini gösterirken, Zhang meme kanseri hücrelerinin optik emilimine bakarak sağlıklı göğüs hücrelerinden daha fazla su içerdiklerini ve bu nedenle güçlü bir şekilde absorbe ettiklerini buluyor. NIR ve IR spektrumunda muhtemelen kanser hücrelerinin seçici olarak ısıtılmasına izin verir. Bir biyolog ve bir optikçi, aynı hastalıkla savaşan güneş spektrumunun zıt uçlarında çalışıyor.

Birlikte çalışarak neler yapabileceklerini hayal edin. 

Güneş ışığı ve çevremizin optik özellikleri, milyonlarca yıl boyunca, özellikle çocuklarda insan vücudundaki çoğu hücrenin, gün boyunca ve 600.000 yıl boyunca, bir önceki akşam kamp ateşi etrafında toplanan gruplar olarak her zaman ağırlıklı olarak NIR fotonlarına maruz kalmasını garanti etti. yatma zamanı. Bu, akkor ampullerin yaydığı aşırı NIR miktarlarına bağlı olarak son 150 yıl boyunca devam etti. Elli yıl önce, flüoresan ampuller NIR'ı yapay ortamdan uzaklaştırmaya başladı. Zamanımızın %90'ı yapay aydınlatma altında ve sıfır NIR yayan ekranların önünde ve NIR'ın ofislerimize, okullarımıza ve evlerimize girmesini engelleyen NIR bloke pencere uygulamalarıyla modern toplumlar NIR mağaraları yarattı. Çoğu araştırmacının fark edemediği şey, ilk kez Güneş'in yaydığı tayfın (NIR) %70'inin gün içinde hayatımızdan siliniyor olmasıdır.

Melatonin ve güneş ışığı yakından bağlantılıdır. Bu ilişki hominidlerde birkaç milyon yıldır 
devam etmektedir. Geçen yüzyılda modern toplum, geceyi yavaş yavaş hayatımızdan çıkarmaktadır. Çoğu araştırmacı, geceleri modern ışık kaynaklarından gelen mavi fotonlara daha fazla maruz kalmanın dolaşımdaki melatonini baskılayarak daha az 
uykuya ve dolaylı olarak bir dizi hastalığa yol açtığı konusunda hemfikirdir. Modern toplum NIR'yi ofislerden, evlerden ve okullardan kaldırarak, hücresel süreçleri doğrudan etkiliyoruz. NIR fotonlarının, hücrelerimizin çoğunluğu ile benzersiz bir şekilde etkileşime girdiği optik olarak gösterilmiştir. Optik olarak, vücut NIR fotonlarını retina, beyin ve fetüs dahil olmak üzere en hassas bazı bölgelerde lokalize edecek şekilde tasarlanmış gibi görünüyor. Biyolojik ve optik literatürün gözden geçirilmesine ve üç boyutlu Mekanistik Biyo-optik Modellerin sonuçlarına dayanarak, NIR'nin ciltte melatonin biyosentezi de dahil olmak üzere lokal olarak fazla miktarda antioksidan üretmesi için her hücreyi uyardığı öne sürülmüştür . Melatonin, muhtemelen tüm hücrelerde üretilen güçlü ve her yerde bulunan bir antioksidandır .

Melatoninin diğer antioksidanları ve antioksidan enzimleri kontrol ettiğinin gösterilmesi göz önüne alındığında ...

Yukarıda gösterildiği gibi, insan vücudu, günlük olarak tek bir, ağırlıklı olarak Yakın Kızılötesi geniş bant sabit yayıcıya (Güneş) maruz kaldığı varsayımına dayalı olarak süreçleri geliştirmiş ve uyarlamıştır. Bu varsayım artık geçerli değil. Doğada, insan vücudu hiçbir zaman aşırı NIR fotonları olmadan UV'ye veya görünür fotonlara maruz kalmaz. Görünüşe göre bunun birçok nedeni var. Bu çalışma, melatoninin bir kez daha insan sağlığının merkezinde yer aldığını ve aydınlatma, teşhir ve mimarlık endüstrisinin, mümkün olduğu kadar çok hücremizde hücre altı melatonin miktarını artıran ürünler geliştirmeye odaklanması gerektiğini öne sürüyor; cilt, retina, fetüs, beyin vb. İronik bir şekilde, bu ders, sağlıklı çiçekli bitkiler üretmek için NIR'yi 
yeniden uygulamaya zorlandıkları kenevir endüstrisi tarafından zaten öğrenildi. İnsan vücudu, çocukların daha hızlı öğrenebilmesi ve yaşlandıkça hepimizin daha sağlıklı yaşayabilmesi için mümkün olan en iyi yapay ortamı hak ediyor.




Ateş başında yoğun yakın kızılötesi ışınlar altında


Aklıma gelen öneriler :

1. Günümüzün enerji tasarruflu LED ampullerine, yeterli oranda NIR LED eklenmeli 
(enerji kaybı dikkate alınmadan). 

2. UV ve görünür ışınları engelleyen ama NIR ışınları geçiren şapka, kumaş gibi şeyler 
yararlı bir buluş/ürün olur.

3. En azından sınav dönemi çalışma sırasında öğrencilerin yakınında, ısıtıcı infrared lambalar ikinci bir masa lambası olarak çalıştırılabilir, uyurken tam kapatılmayıp kısılabilir.

4. Ciddi hastalık durumlarında (virüs/bakteri enfeksiyonlar, tümör vs), kızılötesi ışın yayıcı lambalar tedaviyi destekleyici olarak hasta yakınında ve ona yönderilmiş olarak kullanılabilir (hatta kullanılmalı). Makalede geçen , hücre-altı melatoninin üretildiği yer yakınında kaldığı göz önüne alınırsa, tüm beden hedefleniyorsa, kızılötesi aydınlatma kısa bir süre için de olsa neredeyse çıplak olarak yapılabilir. Veya hedeflenen sınırlı bir bölge varsa, orası çıplak olmalı ve ışık oraya yöneltilmeli. Çünkü anlaşılan, hücrelerde üretilen melatonin ağırlıklı olarak yerel kalıp dolaşıma katılmıyor ya da sınırlı (bu makale ve 
şimdiki bilgilere göre).

Not : Elektrik sobası varsa NIR kaynağı olarak o da kullanılabilir. Ama soba veya lamba biraz kızaran, yani görünür ışıkta saçan türde olmalı ki NIR'da (yakın kızılötesi) yaydığını varsayabilelim. Isıtıcı lamba veya kaynaklarda, orta veya uzak kızılötesi de olabiliyor  (mid-far infrared) . Bize gereken koyu kırmızı ve ardından gelen NIR ışınlar. 


Ve kızılötesi güneşlenme (P6) ayrı bir önem kazandı şimdi.