Gençliğimden beri çok sık duydum : "Bu dünya imtihan yeridir"
Mevlana da demiş ki "Bu dünya da neyi çok istersen, o senin imtihanındır."
Aşağıda dünya nüfusunun varlık paylaşımını gösteren grafiğe bakarsak (biraz eski, 2010) :
Dünya nüfusunun %0.5'i ultra zenginlikle, yaklaşık %70'inin ise ağır yoksulluk ve açlıkla imtihan edildiği görülüyor. Altta ki ve üstteki ikişer grubu toplarsak, az ya da çok zenginlikle imtihan edilenler %8, az ya da çok yoksullukla imtihan edilenler %92 .
Bunlara yorum yapmıyorum! Beyin sadece insanda değil; maymunda , sığırda, farede ve her canlı da var da, sorgulamaya yarayacak akıl mı, zeka mı her neyse kimde varsa o yeteneğini kullansın, düşünsün, yorumlasın !
19 Kas 2018
17 Kas 2018
Sahte RAKI’da metil alkol varlığını gösteren bir yöntem, fiziksel sahte alkol testi
ÖN
BİLGİ :
İçkilerde
bulunan alkol etil alkoldür. Bazı sahtecilerin -muhtemelen
kaza ile- kullandığı,
körlüğe ve ölüme yol açan alkol türü ise Metil alkoldür. Bir
yudum metil alkol dahi (5-10ml) retinaya zarar verip körlüğe
neden olabilir . 60ml ve üstü ise zamanında tedavi uygulanmazsa
öldürücüdür (yaklaşık yarım kadeh ve üstü). Metil alkol
vücuda girdiğinde , ‘alkol dehidrogenaz’ enzimi aracılığıyla
formaldehit ve formik aside dönüşür. Körlüğe yol açan
formaldehit, ölüme neden olansa formik asittir .
(Etil alkol metil kadar olmasa da zararsız bir madde değildir, ek notu okuyun.)
(Etil alkol metil kadar olmasa da zararsız bir madde değildir, ek notu okuyun.)
Sahte
içkilerde metil alkolün varlığını test etmek için piyasaya
sürülmüş kimyasal test kitleri var. Fakat satın aldığınız
test kitini 10-15 kez kullanıp bitirdikten sonra, tekrar satıcıya
dönüp yeni bir kit almak zorundasınız. Anlatacağım yöntem ise
fizikseldir. Uygun bir refraktometre’yi bir kez satın alırsınız
ve kırmazsanız ölene kadar kullanabilirsiniz. Satıcıya
bağımlılığınız yoktur. (Bu
arada ben refraktometre satıcısı değilim, böyle bir firmayla da
hiçbir ilişiğim yoktur)
Yöntem
kısaca ışığın kırılma indisinin etil ve metil alkol için
farklı olmasına dayanıyor. Etil alkolün kırılma indisi 1.360 ,
metil alkolün ise 1.325 civarında. Bunların karışımları ise
ikisinin indisleri arasında değerler verir.(Bunlar yaklaşık
değerler. Çünkü kırılma indisi, gelen ışığın dalgaboyuna
ve ortam sıcaklığına göre biraz değişiyor. )
Lafı
teorik bilgilerle uzatmayacağım. Merak edenler ışığın
kırılması, kırılma indisi, refraktometre, briks skalası vs
üzerine yeterli bilgiye internet üzerinde ulaşabilir.
Rakı
testi için gereken sadece iki malzeme var : Bir el tipi
Refraktometre ve bir plastik damlalık. 0-20 brix arası ölçüm
yapan bir refraktometre uygundur ve piyasada 100-150TL arası
bulunabilir. Damlalık çoğunlukla aletin kutusunda bir tane
bulunuyor. Yoksa da para değil.
Resim
1 refraktometre
Refraktometre’nin
bir ucunda test edilecek sıvının (bizim için rakı) damlatılacağı
cam bir yüzey vardır. Kapağı açılır ve 1-2 damla rakı
ortasına damlatılır. Sonra kapağı kapatılınca, o 1-2 damla tüm
cam yüzeye yayılmış olur. Gözle kontrol ederek tam bir yayılma
olduğu görülmelidir.
Resim
2 Damlatma yüzeyi
Aletin
diğer ucunda ise bir göz merceği vardır (dürbün gibi). Buradan
bakılarak göstergedeki değer okunur. Gösterge net görülemiyorsa,
aynı dürbünde olduğu gibi, göz merceği sağa veya sola
döndürülerek netleme yapılır. Göstergenin üst tarafı mavi,
alt tarafı aydınlıktır, beyazdır. Mavilikle beyazlığın tam
kesiştiği çizgi, test edilen sıvının briks
değerini verir. Örneğin alttaki resimde okunacak değer 9
briks’tir.
Resim
3 Gösterge
Test
sonuçlarının yorumlanması :
16-17
briks
civarında sonuç okunuyorsa gerçek rakı veya eşdeğeridir .
Saf
etil alkol (%96) : 20 briks’in
üstünde, göstergenin büyük bölümü beyaz.
Tehlikeli
sonuçlar :
Saf
metil alkol (%98-100) : Tüm gösterge mavidir. En altta 0 çizgisinin
de altında küçük bir beyazlık görülebilir. Mavi-beyaz ayrım
çizgisi skalaya denk düşmez, briks
değeri okunamaz.
Rakıda
ki %45 alkolün tamamı metil alkol ise : 5.5-6 briks
civarı bir değer okunur.
Rakıda
kullanılan alkolün yarısı etil yarısı metil alkol ise : 10.5
briks
%75
metil, %25 etil kullanılmışsa : 8.4 briks
civarı
%25
metil %75 etil kullanılmışsa : 12.7 briks
civarı
%10
metil içeriyorsa : 14.9 briks
civarı
Özet
olarak normal bir rakı 17 briks’e
yakın yüksek bir değer verir. Düşük briks
değerleri metil alkol varlığına işaret eder. 5-6 briks
civarı sonuç,
rakının
tamamen metil alkolle üretildiğini gösterir.
Bu
yöntemle yüzde bir kaçlık düşük metil seviyeleri ölçülemez
. Ama , sahteciler bilerek ya da -art
niyet yoksa- bilmeyerek
etil alkol yerine metil kullanmışlarsa zaten etil-metil karışımı
pek söz konusu değildir ve 5-6 brix veya altında değerlerle
karşılaşmak daha olasıdır.
Önceki
yayınlar için yapılan yorumlarda sorulan dikkate değer sorular ve
yanıtlarını da özetleyip ekleyeceğim.
Ek1 : Etil alkol, metil kadar olmasa da zararsız bir madde değildir. Karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etkileri dışında, bazı kanser türleriyle ilişkili olduğuna dair bilgiler var. Ayrıca suyu bile fazla içerseniz öldürebilir.
Ek2 : Ne bu yöntem ne de piyasada satılan kimyasal test kitleri metil alkol oranını saptamada hassas/güvenilir değildir. Sayısal olarak net sonuç veren -bildiğim- kabul edilmiş tek yöntem GC-MS'dir (gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi). Fakat bu cihazlara erişme olasılığı sıfır olan halktan kişiler için, önerdiğim yöntem, elde hiçbir şey olmamasından iyidir.
rakı testi, sahte rakı testi
Ek1 : Etil alkol, metil kadar olmasa da zararsız bir madde değildir. Karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etkileri dışında, bazı kanser türleriyle ilişkili olduğuna dair bilgiler var. Ayrıca suyu bile fazla içerseniz öldürebilir.
Ek2 : Ne bu yöntem ne de piyasada satılan kimyasal test kitleri metil alkol oranını saptamada hassas/güvenilir değildir. Sayısal olarak net sonuç veren -bildiğim- kabul edilmiş tek yöntem GC-MS'dir (gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi). Fakat bu cihazlara erişme olasılığı sıfır olan halktan kişiler için, önerdiğim yöntem, elde hiçbir şey olmamasından iyidir.
23 Eyl 2018
Montaigne, İskender, Aristoteles
Gençlikte alıp okuduğum Montaigne-Denemeler kitabını tekrar
karıştırmaya başladım birkaç haftadır.
Kitap, en uzunu birkaç sayfadan oluşan kısa denemelerden oluştuğu için roman gibi baştan sona okumak gerekmiyor. Rastgele bir sayfa açıyor ve birkaç sayfa okuyordum. Bu rastgele açış ve okumaların birinde şu başlık önüme geldi : “ ÜÇ BÜYÜK ADAM”Montaigne’nin övdüğü üç büyük adamdan ikisini ayırabiliriz, Homeros ve Epaminondas’ı.İskender ise korkunç biri ! Makedonya’dan kalabalık bir katil orduyla yola çıkıp Hindistan’a kadar sayısız katliamlar yapmış/yaptırmış biri.
Bakın Montaigne, hem anlatıp hem nasıl yumuşatıyor onun günahlarını, "Üç Büyük Adam" denemesinde :"Thebai'nin yıkılması, Memandros'un ve Ephestion hakiminin, yüzlerce İranlı esirin, bir sürü Hintli askerin, çocuklarına varıncaya kadar bütün Kos halkının öldürülmesi kolay hoş görülecek işler değildir; ama Kleitos'u öldürmekle işlediği suçu fazlasıyla ödemesi ve daha başka davranışları gösteriyor ki yüreği temizdi; iyilik için yaratılmış bir insandı. "
Başka şeylerde yazmış, uzatmayayım, raftan indirin ve siz tekrar okuyun bu denemeyi.
Ama bir dakika , o yazıdaki Lucianus'un şu dizelerini de aktarayım (Latincesine gerek yok) :
Önüne çıkan tepelerde ne varsa yıkarak,
Geçtiği her yerin altını üstüne getirerek
Geçtiği her yerin altını üstüne getiren bu adam mı en büyük üç adamdan biri ?
Düşünün, bunların yolu üzerinde, küçük bir köyde dayanışma içinde yaşayan, ekip biçen barış içinde sıradan bir yaşantı süren birisiniz veya bir çocuk. Ve bir gün bu katiller üzerinize geliyor. Ne çadır kalıyor ne kulübe ne ekin ne insan ! Her şeyi yakıp yıkıyorlar !
Hocası kim dersiniz İskender'in ? Büyük filozof Aristoteles. 2350 yıl sonra Yuh sana Aristo, bunu mu yetiştirdin ?
22 Eyl 2018
Kısmen abes soru : Yaşamın anlamı
Çoğu
insan, en azından gençliğindeki, hatta ileri yaşlardaki
bocalamalarında, çoğunlukla hurafelere yaslanıp, yaşamın
anlamını sorguluyormuş gibi yapar. Aslında tek derdi üzüntüsünü
def etmektir.Kahkahalı dönemlerinde ise ne kendi yaşamı, ne başka
yaşamlar umurunda olmaz.. (Kısacık yaşama müthiş şeyler
sığdıran istisnalar hariç ) .İnsanlar zaten 90-100 yıl bile
yaşasa , yeterince gelişmeden, tam bir 'zihinsel ergenliğe'
ulaşamadan erkenden ölmektedir. Bu yaşlara varanların da en az
yarısı bunamış veya zihinsel olarak çocuklaşmıştır.
Bence,
herşeyi sorgulamak iyidir ama, bugün 'yaşamın anlamı' abes bir sorudur. Dünya ve tabi evrendeki madde, yani şu taş,
toprak, bakır, demir, silisyum gibi elementler, onların atomları
ve atomaltı parçacıklarıyla, madde aslında cansız değil
canlıdır . Bugün, atomaltı parçacıkların hiç durmaksızın,
sürekli hareket halinde olduklarını biliyoruz. Evrende yüzen
büyük madde adaları ise, yerçekimi kuvvetleri , gönderdikleri
çeşitli parçacıklar ve elektromanyetik dalgalarla birbirlerini
etkilemekte. Bunlar henüz farkedilenler. Gelecekte fazlası
bulunabilir ve bazılarının bir çeşit akılda içerdikleri,
sadece etkileşim değil iletişim içinde oldukları da saptanırsa
hiç şaşırmam. Madde, aynı zamanda, bizim bugün canlı dediğimiz
bir hücrelilerden başlayarak, bitki , hayvan, insan dahil herşeyi
-uzunluğu kısalığı göreceli bir zaman içinde- oluşturma
potansiyelini de barındırıyor ki, bu tür bir yaşam oluşabilmiş.
Gerçek bilimcilerin çoğuna göre, madde, evrenin bu noktasında şu
gördüğümüz hale dönüşebildiği gibi, evrenin başka
dünyalarında, bambaşka biçimlere dönüşmüş olabilir ki,
bilimciler bugün çok pahalı donanımlarla uzayı tarayarak,
gelmesi olası akıllı sinyaller arıyor.( Kapitalist sistem çok
düşük olasılığa para yatırmaz. 2. Farklı 'tonda' birçok sinyal geliyor ama biz henüz algılamıyor olabiliriz)
Canlı
cansız ayrımı, bu noktada ortadan kalkar. Yaşamın anlamı sorusu
da ansamsızlaşır. Yaşam, cansız dediğimiz maddenin, sınırsız
farklı yeni biçim oluşturma veya atomaltı parçacık
seviyesinden, çok daha karmaşık biçimlere evrilme potansiyeli
taşıması sonucunda, burada bu şekilde meydana gelmiş karmaşık
bir halidir. Bedenimizde ve beynimizde, madde ve cansız diye
neredeyse küçümsediğimiz elementler ve onların karmaşık
bileşimlerinden başka bir şey görünmüyor. Maddeyi cansız diye
küçüksemek derken, beri yandan çoğumuz, altın elementine veya
karbonun elmas formuna veya başka maddelere neredeyse tapmaktadır .
Dünyadaki
canlı yaşamın en akıllı-zeki türü gibi görüp şişirdiğimiz
insan, son birkaç bin yılda bir hayli yol katetmişse de, dünkü
ve bugünkü haliyle hiç de akıllı, yeterince gelişmiş değildir;
kendi buluşu olan erdem konusunda da batıktır, çoğunlukla
negatif erdemlidir (Ahlak, erdem gibi kavramlar duygu işi kalp işi değil akıl işiydi. Barış ve güvenlik içinde yaşamak için şarttı). Parantez : Sinop'lu Diyojen 2000 küsur yıl önce
fenerle 'insan' ararmış, demek ki o sıra 'insan' nadirmiş.
Şimdiki Sinop'ta da öyle, onun göç ettiği Atina'da ve sonra
dünkü ve bugünkü İstanbul'da, Diyarbakır’da, Paris'te,
Londra'da da öyledir. Çünkü insan, hem kendi türüne zarar
vermekte (küçük veya büyük ölçekte savaşlar, sömürünün
her türü, taciz, tecavüz, işkence, gasp, hırsızlık,haksızlıklar
vs..) hem de maddenin evrildiği diğer yaşam türlerine zarar
vermektedir. İnsanın bugünkü sözde modern yaşam tarzı (yani
çoğu yerde bitmemiş feodalizm, kapitalizm, emperyalizm) korkunç
bir evredir. Fakat bütün bunların başlangıcında ortada
sadece taş-toprak, su, hava, yani elementler ve bileşikleri
olduğunu düşündüğümüzde, bu evre için bile görkemli
denebilir ( bombalar yakınınıza düşmüyorsa, bir çocuk
yakınınızda parçalanmamışsa).
Daha
iyisi için kadehler kaldırılsın (ve hayal kurup çalışalım) !
Karbon esaslı ama daha birçok elementi içeren karmaşık
organizmamız, C2H5OH gibi basit bir molekülle coşsun !
(kararınca, hiçbir molekül ve hiçbir şeyin kölesi olmadan)
Bakırla
değiştim altınlarımı
Ceplerimde
küçük taşlar
21 Eyl 2018
P2 : Enerji konusunda bir ödev
İki yıl önce, 2016 yılında kızıma bir ödev verilmişti.
Konu başlığı şuydu :
Ek1. Ankara'da bir profesör hocamızdan bu tür tanklarda karıştırıcı bir sistem olduğunu, dolayısıyla fermantasyon tankının yassı olmasına gerek olmadığını sonradan öğrenmiştim.
Ek2. Aynı hocamız gönderdiğim var olan -yeni tasarlanmamış, hazırda var olan- kırmızı/kızılötesi lazerle denemeler yaptığında, maya hücrelerinin tam tersine kısa sürede öldüğünü gözlemledi. Gönderilen enerji dozajı önemli !
Konu başlığı şuydu :
Proje
Adı :
Dünyadaki enerji kaynakları giderek tükenmektedir. Bu duruma çözüm
olabilecek projeler tasarlayın, çalışmalarınızı rapor haline
getirin.
Ödevi çocuğun yerine hazırlamak doğru değil biliyorum ama o sıra ben hazırlamıştım.
Belki bazılarına bir ışık olabilir diyerek kısa bir özet :
Konuyla
ilgili düşüncelerim ve projemin özeti :
Enerji
konusu sadece kaynakların tükenmesiyle sınırlı bir öneme sahip
değil. Bu yüzden savaşlar yapılıyor, insanlar ölüyor ya da
yurtlarından göç ettiriliyor.
Sınırları
içinde petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıt kaynakları bol
bulunan ülkeler , zengin ve askeri bakımdan güçlü ülkelerin
hedefleri haline geliyor.
Örneğin
sınırdaş olduğumuz Ortadoğu Arap ülkeleri. Zengin ülkelerin bu
bölgeyle ilgili planları bizi de ilgilendiriyor.
Petrolle
ve doğal gazla yarışabilecek denli kolay elde edilen güçlü bir
enerji kaynağının bulunması dünya barışına çok büyük katkı
sağlayacaktır.
O
nedenle bu konu sadece bilimcilere bırakılmayıp eli kalem tutan
herkesin fırsat buldukça düşünmesi, araştırması gereken bir
konudur.
İkisinde
de yürümek gereken iki yol var :
-
Zor olanı : Yepyeni bir enerji kaynağının bulunması . Bu yöntem insanlara ve çevreye zararsız olmalı, ucuz olmalı, kolay elde edilebilmeli.
-
Geçici ya da asıl hedeften önceki ara yol : Bilinen bazı alternatif enerji elde etme yöntemlerinin geliştirilmesi. Örneğin güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren panellerin verimliliğinin artırılması (şu anda %15 civarında) . İleri teknoloji gerektiren çalışmalar, üniversitelerde, laboratuvarlarda bilimciler ve mühendislerce geliştirilebilir. Aklıma gelen bir yöntem ise, bitkilerden elde edilen bir yakıt olan etanolün (etil alkol) üretim hızı ve üretimdeki verimliliğin artırılması, dolayısıyla maliyetin ucuzlatılmasıdır.
Projemin
ana konusu uzun süren fermantasyon sürecinin
hızlandırılmasıdır.
Bu maliyeti düşürecektir. Bu amaçla denenmesini düşündüğüm
şey, fermantasyon sırasında maya hücrelerinin, kırmızı veya
kızılötesi ışık kaynaklarıyla uyarılmasıdır. Bu testin
diğer bir beklentisi şudur : En çok %13 alkol seviyesinden sonra
ölen veya işlem dışı kalan maya hücrelerinin, daha yüksek
alkol seviyelerine dayanabilmesini sağlamak. Bu şekilde verimin
artmasını sağlamak. ( Proje dışındaki bir düşünce de şu :
Genetikçilerin çalışmalarıyla daha yüksek verimli ve dayanıklı
maya hücrelerinin geliştirilmesi).
Düzeneğin
basit şeması :
Ek1. Ankara'da bir profesör hocamızdan bu tür tanklarda karıştırıcı bir sistem olduğunu, dolayısıyla fermantasyon tankının yassı olmasına gerek olmadığını sonradan öğrenmiştim.
Ek2. Aynı hocamız gönderdiğim var olan -yeni tasarlanmamış, hazırda var olan- kırmızı/kızılötesi lazerle denemeler yaptığında, maya hücrelerinin tam tersine kısa sürede öldüğünü gözlemledi. Gönderilen enerji dozajı önemli !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)